Kaş… Bir kere giden bir daha gidiyor, ardından bir daha… Her sene giden, müdavimi olan, vazgeçemeyen var, gidip de dönmeyeni, ev tutup yerleşeni var. Anlata anlata bitiremeyeni, sevdalanıp mavisine demir atanı, rotasını başka yöne çeviremeyeni var! Peki ya ben? Ben ilk defa gittim Kaş’a! Ki bayılırım denize, hastasıyımdır mavinin, özlemini çekerim suya adım atacağım günlerin… Ah işte kısmet olmamış, gidememiştim hiç Kaş’a. Bu yaza kısmetmiş, iyi ki de öyle olmuş, harika bir tatildi maske takıp dolaşma zorunluluğumuza, elimden düşürmediğim kolonya şişeme rağmen 🙂 Bileni çoktur, bilmeyeni az, olsun, yine de yazayım istedim. Dört gece kaldık, dolu dolu yaşadık. Yollar boş olsun, rahat gidelim diye Pazartesi sabahı İstanbul’dan çıktık yola, onar dakikadan üç molayla toplam 8,5 saatte vardık. Otelimize yerleşip hemen önümüzdeki Çınarlar Plajında bulduk kendimizi, hop hemen denize!

LİVİA HOTEL – KESİNLİKLE TAVSİYE EDERİM.

Kaş’ta oteller denizin hemen önünde sıra sıra dizilmiş, yan yana… Hepsi birbirine benziyor dışarıdan bakınca… Peki küçük otelin iyisini nasıl anlarız? Odanın içinde iki kişi yan yana yürüyebiliyorsanız bence o otel iyi bir küçük oteldir 🙂 Odamıza bayıldık biz, fotoğraflarda gözüktüğü gibiydi! Eh, ya olduğun gibi görüneceksin ya göründüğün gibi olacaksın demez miyiz? Her şeyden önce genişti, tertemizdi. Dekorasyonu özenli, duşakabini, lavobosu hem modern hem rahattı. Rahattı derken neyi kastediyorum? Elimi yüzümü yıkarken etrafa su sıçramasına gıcık olurum ben mesela, heh işte kesinlikle su sıçramadı, duşakabini de geniş olduğundan oraya buraya değmeden rahatça duş alabildik, bence önemli yani bunlar 🙂 Kahvaltısı da yine bir küçük otele göre gayet tatmin edici, doyurucu. Çalışanlar da güler yüzlü ve sorunlarımıza yardımcı oldular. Türk kahvesini de güzel yapıyorlar, balkonumuzda denize karşı kahvemi yudumlamak pek keyifliydi… Otelin sitesi: https://www.liviahotelkas.com/

HAYDİ, MASMAVİ DENİZE!

İlk gün otele yerleştikten sonra, otelimizin hemen karşısındaki Çınarlar Plajına gittik. Küçük Çakıl’da iki tane özel tesis var gördüğüm kadarıyla; biri Derya Beach ve diğeri ise Çınarlar Plajı. Derya Beach’in çok kalabalık olduğunu duymuş ve hatta sosyal medyadaki fotoğraflardan itiş tıkış bir ortam olduğunu görmüştüm, bu nedenle orayı tercih etmedik. Çınarlar Plajı sakin ve temizdi. Kişi başı 75 TL harcama zorunluluğu var, şemsiye ve şezlong bu fiyatın içinde. Bira 30 TL yani gün içinde 75 TL rahatça harcanır. Sabah saat 10.00’da doluyormuş, bu saatten önce gelip havlu koymanıza ve yer tutmanıza izin veriyorlar. Havlu atıp otelde kahvaltınızı yapıp gelebiliyorsunuz, bu hoşuma gitti ama biz sonraki günlerde buraya yeniden gelmedik 🙂

İkinci günümüzde Hidayet Koyu’na (Blanca Beach) gittik. Tesis çok düzenli ve tertemiz, tuvaletleri de çok temizdi, özellikle belirtmek isterim. Siparişler çok hızlı geliyor, kokteylleri harika. Şezlong 35 TL, şemsiye 10 TL yani iki kişi 80 TL, bu fiyata yiyecek içecek dahil değil. Biralar 22 – 24 TL arası, bar sepeti 39 TL’ydi. Burası da yine saat 10.00 gibi doluyormuş, sabahtan bizim birkaç işimiz olduğundan ancak saat 11.00 gibi gidebildik, şansımıza bir çift kalktı ve yer bulduk, şanslıydık! Şezlongları bize vermeden bir güzel dezenfekte ettiler, bastıra bastıra sildi şezlongu valla genç, sağ ol sen e mi! Şezlonglar rahat, denizden zaten hiç bahsetmeyeyim bile, şahane! Bu koyun denizini Çınarlar Plajından daha çok sevdim. Hem yüzecek alan daha geniş hem de su daha berrak. Sıcak deniz çok sevmem ama burada her girişimde en az kırk dakika kalmışımdır denizde, çok seviyorum denizi çoook 🙂 Sizin de sarılasınız gelmiyor mu o maviliğe, derinliğe, suyun her damlasına?

Üçüncü günümüzde teknedeydik! Kesinlikle tekne gezisi yapılmalı, kesin, mutlaka, yüzde yüz! Plajlarda deniz parsellenmiş durumda hem sanıyorum plajları birbirinden ayırmak hem de güvenlik açısından. Tekneler bol olduğundan ve su sporları da yapıldığından dolayı güvenli bir alan yaratabilmek için dubalarla parsellenmiş canım denizim benim. Tekneye binince öyle mi? Asla! Önümde sonsuz mavilik, istediğin yere git, yüz, dal oh özgürlük! Kaş’a vardığımız andan beri aklımda binbir soru: tekneler çok kalabalık, o kadar tanımadığımız insanla aynı teknede nasıl rahat edeceğiz, insanlar mesefa bırakmaz da yanı başımıza oturursa ne olacak, biz tekne gezisini nasıl yapacağız, yapmasak mı? Tesadüf bu ya, üç çift arkadaşımız Kaş’taymış, hemen buluştuk, onları birbiriyle tanıştırdık ve toplam 8 kişi özel tekne gezisi ayarladık. Teknemiz Kekova Üçağız Liman’ında olduğundan arabayla gittik ve teknemize bindik.


Genç kaptanımız bizi istediğimiz yere götürebileceğini söyledi, bizse ona bıraktık. Sırasıyla; İngiliz Koyu, Akvaryum Koyu, Batık Şehir ve Kaleköy’e gittik. Bu arada tekne gezileri Kaş’ta 150 TL ve 180 TL, sanıyorum bu fiyat farkı gezinin süresi ve gidilen koylara göre belirlenmiş… Bizim teknemiz normalde 12 kişilik bir tekneymiş. Biz 8 kişi bindiğimiz için kişi başı 225 TL verdik, çok rahat ettik, dilediğimiz kadar denize girdik, dilediğimiz zaman yemeğimizi yedik, çok keyifli şahane bir gün geçirdik. Kendi içeceklerimizi yanımızda getirdik, teknenin buzdolabına koyduk, denizden tekneye her çıkışımızda buz gibi biramızı keyifle yudumlayarak manzaranın ve mavinin tadını çıkarttık.

Batık Şehir koruma altında olduğundan burada yüzmek ya da dalmak yasak. Tekneyle yanından geçerken izleyip fotoğraf çekmekle yetiniyorsunuz, ki doğrusu da bu kesinlikle. Batık Şehirden sonra Kaleköy’e gittik, dondurmalarımızı genç kaptanımız telefonla sipariş verdi ve dondurmalarımız küçük bir motorla teknemize geldi, ah bu ne keyfine düşkünlüktür! Normalde tekne gezilerinde Kaleköy’de tekne duruyor ve siz Kaleköy’ün içinde gezip kalesine çıkabiliyormuşsunuz. Biz dondurmamızı teknemizde yiyip denize girmeyi tercih ettik. Buradan sonra uğrayabileceğimiz bir koy daha varmış ama çok kalabalık oluyormuş, biz de gitmek istemedik kalabalığın içine, bu nedenle Kaleköy’deki koyda 45 dakika kaldık, denize girdik. Ah, hayır, arkadaşlar denize girdi diyeyim, ben o 45 dakika boyunca çalıştım, e-mailler yanıtsız kalmamalı, şu akıllı telefonlardan önce tatiller daha güzeldi sanki değil mi? 🙂

Genç Kaptanımız Hüseyin’in cep telefonunu aldım, kendisinden izin almaksızın burada telefon numarasını yazmak istemem. Onun yerine teknenin üzerinde yazan telefonu paylaşıyorum: 2148086

Mavinin her tonunu gördük, denizin tadını doya doya çıkarttık, Kaleköy’e vardığımızda biraz dalga vardı ama muhteşemdi deniz yine de. Yukarıdaki fotoğraflarda hatta yazılarımdaki hiçbir fotoğrafta filtre yok bu arada 🙂 Deniz o kadar turkuaz, kimi zaman o kadar mavi kimi zaman alabildiğine lacivert… Gözün gördüğünü çekemez hiçbir makine, gözle görünce her mavi daha güzel daha şahsiyetli!

Dördüncü günümüzde Limanağzı‘na gitmek için limandan tekneye bindik, dolmuş gibi bu tekneler, Limanağzı ile liman arasında gidip geliyorlar. Kişi başı gidiş dönüş 35 TL, limanağzındaki her plaja tek tek uğrayıp yolcularını keyifli bir güne bırakıyorlar. Biz, arkadaşlarımızın bizden önce gidip, sağ olsunlar, önünden sağından solundan hiç kimselerin geçemediği bize özel bir yer tuttukları, Bilal’in Yeri’ne gittik. Gayet keyifli bir gün geçirdik, Kaş’taki son günümüzde denizde bolca vakit geçirdik. Bilal’in Yeri biraz salaş bir plaj, daha düzenli bir plaj isteyene hemen yanındaki La Moda Beach daha uygun gözüküyordu. Yan yana bir sürü plaj var, artık bir dahaki yaza ve sonraki yazlara gideriz umarım onlara da 🙂

NELER YEDİK?

Neler yemedik ki? Tartıya çıkmaya korkuyorum!
İlk akşamımızda Nereid Meyhanesi‘ne gittik. Çok tatlı bir bahçesi ve küçük bir terası var. Biz yola çıkmadan bir gün önce aradığımız için terasta ikinci sırada bir masadaydık, derlerdi de inanmazdım, Kaş’a gidecekseniz gerçekten en az üç hafta öncesinden restoranları arayıp arayıp yerlerinizi ayırtın! Burada yer bulabildiğimize şaşırdım! Yemekler normal, çalışanlar çok güler yüzlü ve ilgili…

Nereid Meyhanesi

İkinci akşam Voyn Meyhane‘ye… Ay o nasıl şahane renkler, maviler, pembeler… Ah o nasıl fotojenik bir meyhane, nasıl mutlu bir ortam… Bayıldım! Kardeşim tavsiye etmişti, ben de okuyanlara tavsiye ediyorum 🙂 Yemekler lezzetli, atmosfer şahane, salt renkler ve manzarası yetti bana. Çalışanlar da yine çok güler yüzlü ve ilgili. Güler yüzlü deyip duruyorum ama aslen maskeleri olduğundan dudaklarındaki gülümsemeden çok seslerindeki gülümsemeden bahsediyorum, aman yanlış anlaşılmasın! Çalışanların tümü maskeliydi… Voyn Meyhane çok iyi geldi bana, enerji verdi, hem dört kişiyseniz teknenin içindeki masalardan birinde de kendinize yer bulabilirsiniz! https://voyn-meyhane.business.site/

Voyn Meyhane

Üçüncü akşamımızda ocakbaşındayız! Zaika Ocakbaşı… Harika bir yaz akşamında arka bahçede oturmuşuz, ağaçların altında tatlı bir sohbete koyulmuşuz, soframızda mütebbel, arzava ezmesi, olmazsa olmaz gavurdağı salatası… Özel sosuyla Zaikas damağımızda bir şenlik başlatıyor, en kötü günümüz böyle olsun! Yemekler efsane, yer bulmaksa çok zormuş, biz yaklaşık 6 hafta önce ayırtmışız, şu anda Eylül’ün 20’sine kadar yer yokmuş! Menüsü barkodlu, o nedenle telefonumdan bakıp fiyatları söyleyebilirim, meyhanelerde mezeleri gidip görüp yerinde seçtiğimizden bir menü almadık ne elimize ne de indirdik telefonumuza! 😉 Zaika’nın menüsüne telefondan baktık. Sahi ya, keşke hiç harcanmasa o kağıtlar, herkes telefonundan baksa hep menülere! Zaika’da mezelerin hepsi 22 TL ki bu çok hoşumuza gitti, mezelerin tümü tek fiyat, harika! Salatlar ise 25 TL artık hangisini çekerse canın! Kebapların fiyatları değişiyor, Adana 40 TL mesela, Zaikas 69 TL gibi… http://zaikaocakbasi.com/

Zaika

Son akşamımızda Ruhibey Meyhanesi‘ndeyiz, ünlü şairlerden masalara iliştirilen notlar şahane! Hiç fotoğraf çekmemişim, eh yorulduk tabi günlerdir. Sade bir dekorasyonu var, yalnız tüm mezeler enfesti! Ayrıca yarım porsiyon sipariş verebilmemize bayıldık! Sütte balık mutlaka tavsiye! http://ruhibeymeyhanesi.com/ 

İlk defa gittim Kaş’a ve son defa olmayacak! Umarım 🙂
Şimdi maviye hasret geçecek sonbahar, kış… Olsun tabi, her mevsim ayrı güzel!
Kaş’tan birkaç fotoğraf?

Küçücük bir yer Kaş, gidince göreceksin, demişti kardeşim, ki kendisi en az üç defa gitmiş ve yine gidecektir…
Küçük ama keyfi büyük!
Nasıl geçti zaman, hiç anlamadım!

Keyifli günleriniz,
Bitmeyen sohbetleriniz olsun!
Sağlıkla…

Ve canım sevgilime teşekkür ederim,
Taaa altı yedi hafta öncesinden restoranları ayarlayıp,
Harika bir tatil planladığı için!
Ah, hayır, tekne gezisini sen planlamadın ama o küçük mutlulukları sen yarattın! 🙂

Sevgili kardeşime de fotoğraftaki tulumumun rengine uygun makse verdiği için teşekkürü borç bilirim 🙂
Maskesiz asla! Aman… Sadece fotoğraf için çıkartmıştım 🙂

Eh, tedbirlerle de olsa, hepimiz hak etmiştik bu seneki tatillerimizi!
Hoşça kalın,
Sağlıklı kalın!
Sevgiler…

Not: Kaldığımız otel ve gittiğimiz restoranlar temizdi de bu covid paranoyak etti beni, yine domestosum ve ben ayrılmaz bir ikiliydik, kolonyam mütemmim cüzüm, iki rulo kağıt havlum seyahat arkadaşım!

Seyahat yazıları için: http://teneffushane.com/kulturvesanat/