Ya İşte Böyle | Berrin Yelkenbiçer
Aslı sağ çenesiyle sağ omzu arasına sıkıştırdığı telefonu sol çenesiyle sol omzuna geçirdi. Ya işte böyle, dedi, o sarışın heybetli kadın başlarına müdür oldu, mesaiye kalıp duruyor, eve neredeyse yatmadan yatmaya geliyor, yakında ona da gelmeyecek, bu evlilik boşanmaya gidiyor, ben diyeyim sana. Boş kalan sağ eliyle [...]
Ucu Yanık Mektup | Zeynel Özbalçık
"Her yıl yitirdiğimiz yüzlerce tarım işçisinin anısına" Ağustos güneşinin ilk ışıkları dokunduğu mahalleyi aydınlatıyor, tek katlı, küçük evlerin küçük bahçe kapıları yeni bir güne açılıyordu. İşçiler, dünden kalan ekmek kavgası için yarı uykulu gözlerle şeker fabrikasının yolunu tutarken, gece vardiyasından çıkanlar ağır ve yorgun adımlarla evlerine dönüyorlardı.Tren [...]
Efendi Çocuk | Berrin Yelkenbiçer
Tıkırtıyla gözlerini açtı, yok yahu, tıkırtı değil, bildiğin şangırtı. Saate baktı, hayır, şangırdayan o değil, zaten onun çalmasına daha var. Davulcu desen o da değil, göbeği davuluyla yarışan bıyıklı davulcu şangırdamıyor ki, bildiğin gümbürdüyor, hem de en çok onun penceresinin altında, biliyor bayram bahşişinin dolgun olacağını. Helali [...]
Büyü | Sema Saka
Boş bir fanusun içinde havada asılı kalmış toz zerreciği gibiyim, olduğum yerde duruyorum öyle amaçsızca... Etrafımı saran kasvetli havanın yerine, dupduru suyun içinde boğulmayı tercih ederdim. Artık güneşi görebilmek için kilolarca ağırlıktaki kefen beyazı tülleri aralamak, ardından da insanı buhrana sokan gri binaları aşmak gerekiyor. Tereddüt bile [...]
Ve Yağmur Çiseliyordu | Berrin Yelkenbiçer
Demini almış papatya çayını fincana boşalttı, tatlı sarı sıvının rahatlatıcı kokusu burnuna yükseldi. Yağmur hâlâ dinmemişti, perdelerini hiç kapatmadığı pencerenin önündeki koltuğuna yerleşti. Karşısındaki boş koltuğa fincanını kaldırdı, sağlığına, dedi. “Sağlığımıza” diyemedi. Kalbi bu kadar ağrıyorken sağlık filan, boş işlerdi bunlar. Bu üstü kalplerle süslü fincanı da, [...]
Uyanış | Deniz Pekgenç
Elbette ki cafcaflı bir restoran, Ahu’nun seçimi… Yuvarlak masa benim seçimim. Loş ışık, Louis Armstrong ve arkadaşlarının dinlendirici ama restoranın “klas” mekan olduğunu anımsatıcı sesi, geniş pencerelerden ayın Boğaz’a yansıyan yüzü, şık beyler hanımlar. Bende kot, üzerinde beyaz tişört… -- İyi akşamlar hanımlar. Adım Serhat. Bu akşam [...]
Kayıp | Engin Yılmaz
Garibanlık bile basamaklıdır, seviye seviyedir ya; yokluktan yokluğa bile uçurumlar vardır hani.. Öyledir işte Mustafa'nın garibanlığı da, en altında çizginin. Garibanın da garibanıdır ki, garibanlar bile yürür üstüne, alırlar elinden ekmeğini kaba güçle. Çıkmaz sesi soluğu. Zayıftır, narindir, şeffaftır bedeni o kirin, isin içinde. Yetmez işte gücü, [...]
Mesele | Erdal Taşkın
İhsan Bey, daireye gelir gelmez kaleme yöneldi. Mesai arkadaşlarından henüz gelen olmamıştı. Kapıyı anahtarıyla açtı, pardösüsünü çıkarıp ayaklı askılığa astı. Açık kapıyı kapattı, masasına oturdu. Yanı başındaki etajerin orta rafındaki dosyalardan ilk sıradakini alıp önüne koydu. Dosyanın kapağını açmadı. Necati Bey’le Feraset Hanım’ın boş sandalyelerine bakıp “Necati [...]
Apartuman | Berrin Yelkenbiçer
Aynada son bir kez kendine baktı, iri bigudilerle sabahtan sardığı saçlarını az önce açmıştı, elleriyle şöyle bir dağıttı, ama efendim, olmaz ki böyle, diye yüksek sesle söylendi, kafasını sağa sola salladı, sarı bukleler iyice yerine oturdu, üç sene oldu, sesi azıcık daha yükseldi, saçını beğendi, eski bankacıyız [...]
Bağ Bozumu | Zeynel Özbalçık
Geniş vadinin güneye bakan yamaçlarındadır Yusuf’un evi. Evin ön tarafından ova kuş bakışı görünür. Sanki bir ressam elinden çıkmış gibi bahçeler, tarlalar, kanallar ve yollar uzanır. Dünyanın en güzel baharı burada yaşanır. Yeşilin her tonu, badem, erik ve akasya çiçeklerinin kokusu sarhoş eder insanı. Geceleyin karşı dağın [...]
Bu Gece Son | Deniz Pekgenç
Sus Güneş, otur Güneş, gülümse Güneş, doğrudan eve Güneş! Alt tarafı on dakika geç kalmıştı Güneş ama yok, denilen saatte, tam tamına saat on üçte, orada olmalıydı Güneş, ha bir dakika ha on dakika ha yarım saat geç kalmış, hiç fark etmezdi ki… Geç kalmıştı bir kere… [...]
Eksik Etek | Engin Yılmaz
Vazgeçmişti artık ummaktan bile. Zehra ne yaparsa yapsın, isterse ağzıyla kuş tutsun hep aynı Zehra kalacaktı babasının gözünde. Her zaman fazladan bir boğaz sofrada, fazladan bir entari çarşıda, fazladan bir nüfus Hallaçların Yusuf'un çatısının altında. Sığıntı geldi bu dünyaya, sığıntı gidecek en başından yazılan adaletten uzak yazısıyla. [...]
Çığlık | Berrin Yelkenbiçer
Telefonu kapattı, derin bir nefes aldı, elini göğsüne bastırıp deli deli atan kalbini sakinleştirmeye çalıştı. Annesini mi arasaydı, henüz değil, deyip vazgeçti, henüz değil. Kocasını aramayı düşündü sonra, ne diyecekti ki, çok merak ediyor olsa o arardı ama günün bu saati olmuş, bir arayıp sormamıştı işte. Hemen [...]
Gülizar | Zeynel Özbalçık
Kara tren düdüğünü uzun uzun öttürüp hareket etmeye hazırlanırken, istasyonda kalanlar, yolcularla son kez vedalaşıyordu. Annem, babam, kız kardeşlerim ve Gülizar, abimi askere yolcu ediyorduk. Abim hepimize tekrar sarıldıktan sonra trene bindi, kompartımanın penceresine geldi. Annem gözyaşlarını silerek ellerimizden tutup bizi oradan uzaklaştırdı. Abim ile Gülizar birbirlerine [...]
Leke | Erdal Taşkın
Yanındaki kadına bakmadan “Burası benim köyüm.” dedi Zeki. Uzun zamandır tanıdığı bu adamın bir köyü olabileceği hiç aklına gelmemişti kadının. Memleket meselelerinden çok konuştuklarını ama memleketlerinden hiç konuşmadıklarını fark etti o an. Önce kar altında kalmış köye, sonra saçı sakalı ağarmış bu adamın profilden görünen munis çehresine [...]
Leyla | Serkan Sarı
Saat 7:30 Leyla konuşuyor yine kafamın içinde, üzerimi giyinip alelacele evden çıkıyorum, yetişmem gereken bir işim var. Daire kapısını kilitlerken dua ediyorum, Leyla konuşmaya devam ediyor, dua karışıyor, kaçıncı kere elhamdülillah dedim? Saat 08:00 Metrobüs bekliyorum durakta, tıklım tıkış geliyor araçlar. Ben düşünüyorum, Leyla konuşuyor hâlâ. Yaşlı [...]
Yılan | Berrin Yelkenbiçer
Dersi bitiren ziller sanki koridorda değil de kafasının içinde çalıyordu, koridordakiler bir süre sonra sustu ama kafasındakiler bir türlü susmadılar. Çınlamalar beyin kıvrımlarında dolaşıp kulaklarından çıkıyor, gözlerinden akıyor, onu soluksuz bırakıyordu. “İyi misin?” diye sordu öğretmeni, çok utandı, ‘iyiyim’i ağzında yuvarladı. Gerekli gereksiz tüm kitaplarını sırt çantasına [...]
Baş Aşağı | Zeynep V.
Yatağımda gözlerim kapalıyken içimde o melodi yankılanıyordu. Ağır tempolu vals. Nefis bir dalgalanma. İpek mendil gibi savruluş. Hayatımın özü, o melodiyle uyanıp onunla uykuya dalmak. Perdenin aralık kalan yerinden incecik bir ışık süzülürken gözleri açık tutabilmek daha kolay. Zifiri karanlık daha fazla karanlığı istiyor. Göz kapakları, kafanın [...]
Makasçı | Engin Yılmaz
Yolcu trenleri durmaz bu istasyonda. Sadece hızlarını düşürür makas değiştirirken. Kirli camlarından dışarı bakan meraklı gözler, küçük ve eski istasyon binasını ve yanı başında, onunla aynı renk ve eskilikteki lojmanı görür. Bir de cılız ağaçların arasına doğru uzayıp giden toz yumağı ince yolu. Hele akşam kızıllığına denk [...]
İlan | Erdal Taşkın
Şimdi, karşısında kadın ve erkeklerden oluşan bir topluluk vardı. Kadın ve erkeklerin bir düzen içinde bulunmadıkları bu topluluk, dağınık bir görüntü sergiliyor ancak bu dağınık görüntü ne hikmetse gözü rahatsız etmiyordu. Topluluğun her üyesini baştan sona, soldan sağa dikkatlice tek tek incelemeye başladı. Farklı dil, din, ırk [...]
Bir Avuç Hayat | Berrin Yelkenbiçer
Çığlıkları duyduğunda çorbayı karıştırıyordu, şaşırdı önce, bu sesler nasıl bu kadar yakından gelebiliyordu ki? Sekizinci kattaydılar ama bahçe çok aşağılarda değil de sanki hemen pencerenin önündeydi. Çorbanın altını kıstı ve ürpererek pencereden başını uzatıp aşağı baktı, kaynayan bir kalabalık gördü, sesler bu kalabalıktan yükseliyordu. Ne olduğunu anlamaya [...]
Boşluğun Yalnızca Bir Sonu | Cem Etçioğlu
“Burada dikilip durmasana!” Suratı bunu söylerken buruştu, bir eli havada avucu açıktı ve yürümesinde tek bir ritim bile kaçırmamıştı. Kafasını kendisi gibi kırmızı, vizörü geniş bir fötr şapka takan, üstünde ise grinin tonlarında takım elbise bulanan kişiye geri çevirdi ve söylendi; sesini hiç alçaltmadan, “Ne diye sürekli [...]
Sürpriz | Deniz Pekgenç
-- Hey, nereye? -- Toplantım var! Senin aksine bazılarımız para kazanmak için çalışmalı! -- Ah, harika! Havasını attığın baklava kasların yerine hamile kalıp doğursaydın o zaman! -- Senin seçimin! -- Kadın olmak mı? -- Yeter artık! Her sabah, her sabah, uğraşamayacağım bu saçmalıkla, toplantıya yetişmem lazım. -- [...]
Gece Yarısı Mektupları (2) | Sema Saka
Sevgili Peri'ye, Zamanında pazardan, bir milyoncudan ne bulduysam aldım. Şimdi de eşyalarla sabaha kadar güreş tutuyorum. Bunları sığdıracak kolileri bulmak için verdiğim mücadeleden hiç bahsetmeyeceğim bile. Üstelik evdeki her şey olması gerekenden fazla kocaman. Banyo havlum neredeyse salon perdesi kadar, ayaklarımsa kırk iki numara. Enine, boyuna oldukça [...]
Temiz | Berrin Yelkenbiçer
Cep telefonu çaldığında sıkıntıyla iç geçirdi. Metro o kadar kalabalıktı ki göğsüne bastırdığı çantasına güçlükle uzandı, telefona ulaşabildiğinde dün gittiği evin hanımının aradığını gördü. Sıkıntısı büyüdü. Cihazı yine güçlükle kulağına götürdü ve alçak sesle “Alo” dedi, sessizce dinledi hanımı, evet, hayır, bilmiyorum, görmedim gibi kısa cevaplar verip [...]