şimdi
ince bir yağmur yağıyor
hafif de bir rüzgar
ıslak tenin üşüyor
sıcak ellerimin dokunası var

karanlık
taş bir sokaktayım
uzaklığın ne kadar
bilmiyorum
bir nefes
bir adım
bir an
belki de uzay
uzayıp gitmekte önümdeki dar sokak

cenevizlerden kalma bir taşa basıyorum
soğuk
dilsiz
tarih gibi
herkesin yorumladığıyla kalıyor

küçük bir martı havalanıyor galata kulesinde
şehrin ışıkları yalancı bir altın sarısı oluşturuyor haliçte
bu gece ne sen bekle ne de ben
izbe bir meyhanede yer ayıralım ikimize
uzaklığımıza içelim
nasılsa ellerimiz ruhlarımıza değmiyor
gecekondularda su baskını korkusu
yaşlı bir kadın bahçesindeki kuyudan tasarruf
saksıları camdan yağmura tutuyor

susuzluğumu
ıslak teninde gideresim var
şimdi