− Nedenmiş? Pekala sana bin tane neden sayacağım, bakalım anlayabilecek misin? Seni sevdim, çünkü… Mesela o çocukların babası olduğun için ya da Yakup Çavuş’un torunu olduğun için. Nihat’ın arkadaşı olduğun için. Çünkü Zeytin seni deli gibi seviyor. Celal’in güvendiği tek arkadaşısın. Böyle olduğun için, sen olduğun için. Ama belki de ben aptalım, onun için. Neden diye sorma artık, bu böyle. Ya kabul et ya reddet. Bencil ol, bunu becerebilir misin?

Yukarıdaki cümleleri Bennu Yıldırımlar’dan işittiniz mi? Ben işittim. Elbette bana söylemiyordu onları. 1993 – 1997 seneleri arasında ATV’de izlediğimiz Süper Baba’da canlandırdığı karakter olan Elif, Süper Baba’ya yani Fikret’e söylüyordu yukarıdakileri.

Fikret… Çengelköy’ün değişmezi Fikret Aksu, namı-ı diğer Süper Baba.

Bir kadın ile evlenip, üçüncü çocuğu daha beşiğindeyken terkedilen Fikret. Aç da kalsa açıkta da kalsa, semtinin insanına yardıma koşan Fikret… Hayır, semtçiliği yok. Bütün insanlığa yardım edememesinin tek nedeninin Fikret’in Çengelköy’de yaşıyor ve her an her şehre, her ülkeye yetişemiyor olması…

Fikret’i ilk tanıdığımızda; annesinin beşiğinde terk ettiği Mine ilkokula başlamıştır. Büyüğü Alim ilkokulu bitirecektir. En büyük çocuk, Zeynep ise lisededir. Hepsi büyüyordur ve hepsinin çeşitli sorunları vardır. Bir şekilde, çocuklarının bütün sorunlarının üstesinden gelmeyi başarır Fikret.

Bir gün memleketi Sürmene’den bir telefon gelir, dedesi Yakup Çavuş bir gönül meselesinden dolayı kayıptır. Onu bulur, sorunları çözer. Üstelik bir kere değil! Yakup Çavuş; çabuk çarpılır, güzel gördüğünde dayanamaz, çarpılır! Her çarpılış yeni bir sorun oluverir. Her sorunun karşısında ise Süper Baba olur Süper Torun.

Yakup Çavuş’un oğlu, Fikret’in babası Yusuf. Kâh sağlık problemlerinden, kâh şanssızlıktan bir türlü bir işte dikiş tutturamaz. “Dede yaşındaki adamın çalışmasına ne gerek var!” diye düşünebilirsiniz ama zamanının önemli bir futbolcusu olacakken bir sakatlık eseri olamamış, liseden bile mezun olamamış Fikret’in iş bulması çok zordur. Bir gün Yusuf Dede, piyango bileti satarken bir müşteri biletin parasını verir, bileti seçer ama onda kalmasını ister. Yusuf Dede’de biri ailesine biri de müşteriye ait olan iki bilet vardır ve o dönemlerde piyango Ankara-Yenimahalle’den başka yerlere de çıkmaktadır. Büyük ikramiye o iki biletten birine çıkmıştır, ama hangisine? Şanslı biletin, babasının müşterisine ait olduğunu öğrendiğinde Fikret, derhal bileti teslim eder. Üstelik ailesi bir apartman dairesinin hayalini kurmaktadır, yıkılsa da hayalleri Fikret o hayalleri de tamir eder.

Fikret’in eski eşi Şule hamiledir. Şule, çocuğunun babası ile kavgalıdır, üstelik o adam için ebeveynlerini de terk etmiştir. Hayatta yapayalnız kalmıştır. Fikret onun da derdine yetişir, çare olur.

Şule ve Elif’in yanı sıra iki kadın daha girmiştir Fikret’in hayatına. İpek ve Deniz.

İpek, Fikret yerine Sinan’ı tercih edip Amerika’ya gittiğinde intihar eder Fikret. Terzi kendi söküğünü dikemez ya, işte aynen öyle. Çengelköy semtinde bir tane Fikret olduğu için Fikret’in intiharını kimse engelleyemez. Biraz geç kalınsa da hastaneye götürülür ve birazcık film mucizesiyle Fikret hayatta kalır.

Alim’in Galatasaray Lisesi’ndeki Fransızca’sı öylesine “kırıktır” ki özel ders şarttır. İmdada Zeynep’in okulundan özü sözü bir Fransızca öğretmeni yetişir. Deniz… Deniz için hapse düşer, çıktığında terk edilir…

“Ulen be Fiko, ulen be Fiko” tabirini çok duyduğumuz, semtin kahvehanesinin sahibi Nihat… Fikret’in kan kardeşi. Sadece kan kardeş demek doğru olmaz, biraz da kader ortaklığı söz konusu. İkisi de aynı semtin çocuğu, ikisi de zamanında aynı futbol takımında oynadılar diye kader ortaklığı demiyorum. “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine” demediler birbirleri için. Aynı gün erdiler muradlarına. Nihat’ın düğün günü, ülkeyi terk etmekte olan Elif’e “gitme” der Fikret. Nihat, Süt Nine Üftade’nin yeğeni Emel ile evlenirken, Fikret ile Elif elele gelirler düğünün yapıldığı kahvehaneye.

Diziden anlatabilecek çok şey var. Bu dizi, o dönemden hatıralara iz bırakmış diğer diziler gibi sokakta gördüğümüz insanları yine sokakta gördüğümüz insanlara anlatmaktaydı.

Son vermekte olduğum bu yazıda, kaç defa Fikret Aksu’nun ismi geçti bilmiyorum ama onu canlandıran oyuncunun isminin bir kere bire geçmediğini biliyorum.

Cevabı uzun yoldan vermek gerekirse; Süper Baba’ya can veren oyuncu: Hasip ile Nasip’te Kaymakam(!)’ı, Hababam Sınıfı Uyanıyor’da Kimyacı Şevket’i, Şaban Oğlu Şaban’da Yunus (idi Hızır idi) Kaptan’ı, Tokatçı’da Şevket’i, İmdat ile Zarife’de İmdat’ı, Gölge Oyunu filminde ise Mahmut’u canlandırmış olan Şevket Altuğ.